7 Haziran’da seçmenden oy isteyecek partilerden biri de MİLAD Partisi. İdris Naim Şahin’le birlikte Eş Genel Başkanı olan Mehmet Bozdemir’e göre AKP artık şaibeli: AKP boğazına kadar suçlu, demokrasiyi reddetmiş, güvenlik güçlerini zafiyete uğratmış bir hükümet. Bu durum ülkeyi büyük bir felakete götürür.
ANKARA/ Hüseyin Şimşek- Genel Seçimler öncesi Türkiye’nin çiçeği burnunda siyasi partilerinden olan ve İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin’in Eş Genel Başkanlığı’nı yaptığı Millet ve Adalet Partisi (MİLAD) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozdemir partinin ortaya çıkışını seçimlere nasıl hazırlandıklarını, yüzde 19 barajını, iktidara bakış açılarını ve paralel yapıyla ilgili iddialara karşı değerlendirmelerini YURT’a anlattı .
MİLAD Partisi nasıl ortaya çıktı?
1993 yılında Demokraside Birlik Vakfı’nı, ardından İnsani Değerler Derneği’ni kurduk. Bunlar sivil toplum faaliyetlerinde bulunan örgütler. 2014 yılının Mayıs ayında ise Değerler Hareketi diye bir hareket başlattık. Bunun sebebi de milletimiz izin verirse yeni bir siyasi hareket oluşturmaktı. 30 Mart seçimlerinden sonra Türkiye’de yeni bir siyasi oluşumun varlığına ihtiyaç duyduk. Böylece 19 Kasım’da Millet ve Adalet Partisi’ni kurduk.
İdris Naim Şahin ile birlikte partinin Eş Genel Başkanı’sınız. Eşbaşkanlık sisteminde nasıl karar kılındı? Kadronuz hakkında bilgi verir misiniz?
Biz yeni bir siyasi parti olmak yerine Türkiye siyasetini yeniden yapılandırmak istedik. Türkiye siyaseti çarpık yapılaşmıştır. Öncelikle parti içi demokrasi yok. Parti içi demokrasi olmadan Türkiye’ye demokrasi getirmek mümkün değil. Biz bu partiyi kurmadan önce Türkiye siyasetinde söz sahibi olmuş, bakanlık yapmış, milletvekilliği yapmış, akademisyenlik yapmış ve kanaat önderi olmuş birçok isimle görüştük. O ara İdris Naim Şahin de AKP’den ayrılmıştı. Onunla da görüştük. Netice itibariyle ortak fikir üzerinden anlaşmaya vardık. Toplamda 60 kişi bir araya geldik. Aramızda her meslekten insan bulunuyor. Kurucular kadrosunun aldığı karar doğrultusunda bizim partimizde de Eşbaşkanlık sistemi benimsendi ve benle İdris Naim Şahin’i Eş Genel Başkanlığa uygun buldular.
Neden partileştiniz?
Türkiye’de yargı da, medya da hükümetin kontrolü altına girmiş durumda. Haram medya oluşturuldu, toplumu yok etmeye çalışıyorlar. Biz de bu partiyi işte bununla mücadele etmek için kurduk. Türkiye şu anda cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapan, terörü meşrulaştırmış, dış politikası iflas etmiş, itibarı sıfırlanmış bir yönetim tarzıyla karşı karşıya. Bu kadar kötü yönetilen bir ülkede muhalefet muhalefetliğini yapamadı. Türkiye’de müthiş bir aldatmaca var, çok geri bir durumdayız. Yandaş medya ile çok şeyler yapılmış gibi gösterip aslında hiçbir şey yapılmıyor. Yapılan araştırmalarda özgürlükler bakımından 180 ülke arasında 154’üncü olduk. İş kazalarında dünya üçüncüsü, Avrupa birincisiyiz. Her sene 40 bine yakın insanımız trafik kazasında ölüyor. Daha önemli bir duruma dikkat çekmek istiyorum. Dış politikamız son derece yanlış. Sıfırı tüketmiş bir ülke durumuna geldik. Tamamen itibarsızlaştık. Sıfır sorunlu ülke derken bütün ülkelerle sorunlu hale gelen bir ülkenin Dışişleri Bakanı, Başbakan oldu. Biz bu durumu sonlandırmak için, gerekirse daha etkili muhalefet yapmak için siyasi parti oluşumuna gittik.
Parti örgütlenmeniz hakkına bilgi verir misiniz?
Türkiye’nin 72 ilinde örgütlenmemiz mevcut. 19 Kasım’da partimizi kurduk ve 5 Aralık’ta örgütlenmelerimizi tamamlayarak seçime katılma hakkı sağladık. Milletvekilleri seçiminde her ilden aday göstereceğiz. 81 ilden 550 milletvekilliği adaylığı için başvurular gelmeye başladı. Kamu görevlilerinden iş adamlarına kadar, her kesimden adaylar çıkıyor. Yola çıkış amacımız bu hükümeti iktidardan uzaklaştırmaya çalışmaktır. Seçime bu yüzden var gücümüzle katılacağız.
Keşke Gülen gibi 20 camia olsa
Teşkilatlanmanızı anlatır mısınız?
En rahatça teşkilatlandığımız yerler Doğu ve Güney Doğu oldu. Bizim il başkanlarımız, ‘Şu an PKK ile AKP anlaşmış durumda. Orada hem AKP ye hem de PKK ya tepki var’ diyorlar. Bu bir gerçek. Kürtler de Türkiye’yi seviyor. Biz buralara gideceğiz. AKP müthiş bir baskı kurmuş. Bir ile görev veriyoruz, ertesi gün vazgeçiyor. Niye diyoruz? Benim oğlum memur işten atarlar aradılar beni diyor. Böyle bir baskı var. Buna rağmen biz partiyi çabuk kurduk. En çok Doğu’da bize ilgi vardı.
Sloganınız ne olacak?
“Yaşasın millet var olsun adalet” sloganıyla yola çıkıyoruz. 2015 yılı milletin ve adaletin yılı olsun diyoruz.
Yüzde 10 seçim barajı sizi tedirgin etmiyor mu?
Baraj bir demokrasi hırsızlığıdır. Eğer halk bizi iyi anlarsa, siyasette kırılmalar olursa, ki olacak, bizim baraj gibi bir sorunumuz olmayacak. 30 Mart’ta ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet kötü bir aday çıkarttı. CHP’nin dine ve dindarlara karşı olması, MHP’nin Doğu’da olmaması, bunlar hep yanlış politikalardan kaynaklanıyor. Bizim partimizin en önemli hedefi insandır. Baraj sorunumuz bu yüzden yok. Aşacağız.
Ekonomi politikanız hakkında bilgi verir misiniz?
Kuruluşumuz olan 1923 yılından 2002 yılına kadar büyüme ortalamamız 5.1’di ki 2. Dünya Savaşı ve dünyanın bütününde etkili olan ekonomik krizler yaşandı. Bu rakam tüm bunlara rağmen bu düzeydeydi. Ancak 2002 yılından 2014 yılına kadarki 12 yıllık süreçte bu hükümetin büyüme hızı ortalamanın bile altında kalmış, rakam 4.8’e düşmüş. Milli gelir bakımından 1986’dan beri 10 bin dolara takıldık kaldık. Şu an ülkemiz bu kapsamda 69’uncu sırada. Birleşmiş Milletler’in İnsani Gelişim Endeksi’nde 92’inci sıradayız. Hükümet o ortalamayı bile tutturamamış. Büyük bir kandırmaca yaşanıyor. Ekonomi politikamızı bu kapsamda kuracak, yeniden yüksek seviyelere çıkmak için çaba sarf edeceğiz.
Hükümetin şu anda yürüttüğü bir çözüm süreci var. Buna bakış açınız nedir ve iktidar olmanız durumunda bu sürecin akıbeti nasıl olacak?
Elbette bizler de kan dökülmesini istemeyiz. Ancak terör örgütü ile günlerce müzakere yapılması Dünya’nın hiçbir yerinde yok. İmralı’ya heyetler göndermek bir aldatmacadır. Bizler iktidar olursak, barış taraftarı olacağız. Ve çözüm sürecini karşı taraf silah bırakırsa yürüteceğiz. Bu konudaki net fikrimiz ve politikamız bu şekilde olacak.
Başkanlık sistemini nasıl buluyorsunuz?
Ben yıllarca Amerika da bulundum. Başkanlık sistemi güzel bir sistemdir. Ancak Türkiye’de yapılmak istenen başkanlık sistemi değildir. Otoriter bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye’nin başkanlığa geçmesi çok zordur. Çünkü üniter bir yapıdayız. Başkanlık sistemini uygulayanlar federal hükümetlerdir. Burada tek istenen şey, hukuku zorlayarak otoriter bir sistem kurmaktır.
Peki, partiniz için ‘cemaat ve paralel’ ifadeleri kullanıldı. Paralel yapı hakkındaki görüşleriniz neler?
Çok net bir şey söyleyeceğim. Bu müthiş bir aldatmacadır. Dünya’nın hiçbir yerinde bu kadar büyük bir örgüt olamaz. O zaman Dünya’nın en büyük örgütü AKP’dir. Devleti ele geçirdiler. Paralel dedikleri yer, bir camiadır. Suç kişiseldir. Bir sene geçti, darbe yaptılar dediler. Darbe yapıldığına inanmıyorum. Bu darbe uydurmadır. Kendi yolsuzluklarını örtmek için uydurdukları bir şeydir. Darbe olsaydı, teknoloji çağında yaşıyoruz bu darbecilerin açıklanıp, tutuklanması gerekiyordu. Tam tersi Türkiye’de hukuka, yargıya darbe yapıldı. Bir camiayı yok etmeye çalıştılar. Bunu yapan kamu görevlileri soykırım suçundan yargılanabilirler. Türkiye’de ülkücü hareket, sol hareket, bir sürü hareket var. Bunları yargıyı, hukuku çiğneyerek yok etmek bir felakettir. Polislere yönelik özellikle bir operasyon var. Onlardan biri Eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak bizim genel başkan yardımcılarımızdandır. O da yargılandı. Bu arkadaşlar KCK, PKK gibi örgütlere karşı mücadele veren insanlardır.
Farklı olabiliriz, kucaklaşalım
Paralel yapı yoktur, Cemaat denen yapı bir camiadır dediniz. Fetullah Gülen hakkındaki düşünceleriniz neler?
Bizim misyonumuzu yaymaya çalışan bir harekettir Gülen’in hareketi. Rahmetli Ecevit de söylemişti, Türkiye’nin bir markası olmadı diye. Dünya’da ilk kez bir Türk markası oldu, o da Türk okulları. Ben Gülen’i, İslam’ın aydınlık yüzünü dünyaya anlatmaya çalışan kanaat önderi olarak görüyorum. Yurtdışındaki Türk okullarını kapatmak milletimizin değerlerine savaş açmaktır. Bu çok yanlıştır. Uluslararası hukuka aykırıdır. Böyle bir şey olamaz. Afrika’da bir gazete “Siz bizi aptal mı sanıyorsunuz?” dedi. Onlar aptal mı? Ama şu var, eğer bu yolsuzlukları cemaat çıkartıysa helal olsun, tebrik ediyorum. Keşke Gülen cemaati gibi 20 tane daha cemaat olsa da hükümeti denetlese. Bunları yok etmeye çalışmak, bütün sivil toplumu yok etmeye çalışmaktır. Oraya doğru gidiyor. Devlet partisi olan AKP bir de parti devleti kurmaya çalışıyor. Bu çok önemlidir. Şu an AKP bir devlet partisi olmuştur. Devletin bütün kurumlarını kendine göre oluşturmaya çalıştırıyor. Türkiye bir parti devletine doğru gidiyor, bu da Türkiye’nin 60-70 yılda kazandığı demokrasiyi kaybetmek ve Batı’dan uzaklaşmak demektir.
Gülen’le temasa geçtiniz mi?
Hayır. Ben Gülen’in şahsına saygı duyarım. Ben hukuka inanıyorum. Yargı karşısında suçlu olmayanlara saygı duyarız. İnsandır sonuçta. Bizim partimizdeki bir tane arkadaşımız bile Cemaat üyesi değildir. Partimizde sol görüşlüler de var. Eski CHP il Başkanı bizim Kırıklareli İl Başkanımız. Her kesimden insan var. Hiçbir etkin grup, mezhep, din ayrımı olmadan insanı merkez alan bir partiyiz. Her kesimden arkadaşımız var.
Seçmenlerine buradan seslenir misiniz?Bizim temel yaklaşımımız değerleri siyasete taşıyaraktan, uzlaşma ve barışı sağlamaktır. Biz insanlarımızı kucaklıyoruz. Hakka hukuka, demokrasiye inanıyoruz. Gelin bu siyaseti kin ve nefret dilinden kurtaralım. Farklı olabiliriz ama kucaklaşalım. Siyaseti iyilikte güzel bir yarış haline getirelim. Şu an birtakım ön yargılarla bu hükümete destek vermek yanlıştır. AKP boğazına kadar suçlu, demokrasiyi reddetmiş, güvenlik güçlerini zafiyete uğratmış bir hükümet. Bu durum ülkeyi felakete götürür. En acil iş, şaibeli bir AKP’yi sandık kavramı ile Hükümet’ten uzaklaştırmak, yeniden demokrasiye dönerek normalleşmiş bir Türkiye haline döndürmektir.
Şahin’in MİT iddiası
İdris Naim Şahin geçtiğimiz günlerde İstanbul’da belediye otobüsüne Molotof atılması sonucu hayatını kaybeden Serap’ı MİT personellerinin öldürdüğünü söylemişti. İdris Naim Şahin size bu konu hakkında bir bilgi verdi mi? Neden o dönemde açıklamadı?İdris Naim Şahin’in bana söylediği, bunu daha sonra tespit ettiğidir. Yani olaydan sonra... KCK operasyonları yapıldı o dönemde. KCK’nın içerisinde MİT elemanları da olduğunu ancak bunu daha sonradan öğrendiğini söyledi. Cizre’deki durum da enteresan. O küçük çocuğun vurulma görüntüleri çıkmasaydı, onu da paralel yapıya yıkacaklardı. Bir kumpas olduğu ortaya çıkıyor. İdris Bey orada aslında şunu söylemek istemişti. Devlet içindeki terör bitmişti. Hapishanelerde sahte ölüm oruçları çıkartıldı. Eğer bu yanlış politikalar devam ederse, değil bölünmek Türkiye ciddi manada iç savaş gider. Böyle bir şey istemeyiz. Şuan ki politikalar da telafisi olmayan hasarlar meydana getirebilir. Biz onu yıllarca düzeltemeyebiliriz.
İdris Naim Şahin kimdir?
1 Haziran 1956’da Ordu Ünye’de doğan Şahin, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Kaymakamlık yaptı. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi ve Mülkiye Başmüfettişi oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı’na atandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanlığı, Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Genel Koordinatörlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Çeşitli dernek ve vakıflarda üyelik ve yöneticilik görevi üstlendi. AKP’nin kurucuları arasında yer aldı.22 ve 23. Dönemde İstanbul Milletvekili seçildi. 61. Hükümet’te İçişleri Bakanı olarak görev aldı.
Mehmet Bozdemir kimdir?
1952 Kayseri doğumlu olan Bozdemir, Ankara DMMA’dan makine mühendisi olarak mezun oldu. 1971 yılında öğretmenliğe başladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde Eğitim Dairesi Başkan Yardımcılığı ve Ankara Bölge Müdür Yardımcılığı, Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Genel Sekreteri ve öğretim görevliliği, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdür Yardımcılığı, Başbakanlık Ekonomik ve Mali İşler Başkanlığı, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Kurucu Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı ile Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanı Başbakanlık Müşavirliği ve tekrar Danıştay kararı ile TEDAŞ Genel Müdürlüğü yaptı.
Milad Partisi’nin Kurucu Üyeleri
Abdülkadir Ceylani Özgül, Ahmet Ceyhan, Ahmet Naim Ahsen, Ali Aba, Ali Cengiz,Ali Helvacı, Bekir Ferit Yalçın, Burhan Bavkır, Cahit Kale, Durhasan Koca, Emine Poyraz, Emine Tepe, Ertuğrul Çetinkaya, Esra Uçtu, Eyüp Sabri Kılıç, Fazilet Dinç, Fikret Mazı, Gültekin Bakırözü, Gürzap Yılmaz, Hayrani Altıntaş, İdris Naim Şahin, İsmail Topuz, İsmail Toru, Kasım Karagöz, Kemal Gökhan Kuşçalar, Kübra Genç, Levent Gün, M. Hande Akmehmet Uzun, Medine Gazi, Mehmet Akif Akbaş, Mehmet Beyhan, Mehmet Bozdemir, Mehmet Özden, Metin Çinar, Metin Kandemir, Musa Öksüz, Mustafa Demet, Mustafa Sarıca, Mustafa Tosun, Muzaffer Tuna, Nesrin Günel, Nusret İlker Çolak, Orhun Aydede, Osman Çıtak, Osman Kurt, Ömer Altıparmak, Ömer Arasan, Ömer Faruk Okumuş, Özlem Türk, Refik Ercan, Reşad Güneri, Sema Ersan, Seydi Vakkasoğlu, Süleyman Sarıkaya, Şeynan Çelik, Tuba Koylan, Yıldız Okan, Yusuf Diril, Yusuf Köyce, Yusuf Ziya Kıvanç.
MİLAD Partisi nasıl ortaya çıktı?
1993 yılında Demokraside Birlik Vakfı’nı, ardından İnsani Değerler Derneği’ni kurduk. Bunlar sivil toplum faaliyetlerinde bulunan örgütler. 2014 yılının Mayıs ayında ise Değerler Hareketi diye bir hareket başlattık. Bunun sebebi de milletimiz izin verirse yeni bir siyasi hareket oluşturmaktı. 30 Mart seçimlerinden sonra Türkiye’de yeni bir siyasi oluşumun varlığına ihtiyaç duyduk. Böylece 19 Kasım’da Millet ve Adalet Partisi’ni kurduk.
İdris Naim Şahin ile birlikte partinin Eş Genel Başkanı’sınız. Eşbaşkanlık sisteminde nasıl karar kılındı? Kadronuz hakkında bilgi verir misiniz?
Biz yeni bir siyasi parti olmak yerine Türkiye siyasetini yeniden yapılandırmak istedik. Türkiye siyaseti çarpık yapılaşmıştır. Öncelikle parti içi demokrasi yok. Parti içi demokrasi olmadan Türkiye’ye demokrasi getirmek mümkün değil. Biz bu partiyi kurmadan önce Türkiye siyasetinde söz sahibi olmuş, bakanlık yapmış, milletvekilliği yapmış, akademisyenlik yapmış ve kanaat önderi olmuş birçok isimle görüştük. O ara İdris Naim Şahin de AKP’den ayrılmıştı. Onunla da görüştük. Netice itibariyle ortak fikir üzerinden anlaşmaya vardık. Toplamda 60 kişi bir araya geldik. Aramızda her meslekten insan bulunuyor. Kurucular kadrosunun aldığı karar doğrultusunda bizim partimizde de Eşbaşkanlık sistemi benimsendi ve benle İdris Naim Şahin’i Eş Genel Başkanlığa uygun buldular.
Neden partileştiniz?
Türkiye’de yargı da, medya da hükümetin kontrolü altına girmiş durumda. Haram medya oluşturuldu, toplumu yok etmeye çalışıyorlar. Biz de bu partiyi işte bununla mücadele etmek için kurduk. Türkiye şu anda cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapan, terörü meşrulaştırmış, dış politikası iflas etmiş, itibarı sıfırlanmış bir yönetim tarzıyla karşı karşıya. Bu kadar kötü yönetilen bir ülkede muhalefet muhalefetliğini yapamadı. Türkiye’de müthiş bir aldatmaca var, çok geri bir durumdayız. Yandaş medya ile çok şeyler yapılmış gibi gösterip aslında hiçbir şey yapılmıyor. Yapılan araştırmalarda özgürlükler bakımından 180 ülke arasında 154’üncü olduk. İş kazalarında dünya üçüncüsü, Avrupa birincisiyiz. Her sene 40 bine yakın insanımız trafik kazasında ölüyor. Daha önemli bir duruma dikkat çekmek istiyorum. Dış politikamız son derece yanlış. Sıfırı tüketmiş bir ülke durumuna geldik. Tamamen itibarsızlaştık. Sıfır sorunlu ülke derken bütün ülkelerle sorunlu hale gelen bir ülkenin Dışişleri Bakanı, Başbakan oldu. Biz bu durumu sonlandırmak için, gerekirse daha etkili muhalefet yapmak için siyasi parti oluşumuna gittik.
Parti örgütlenmeniz hakkına bilgi verir misiniz?
Türkiye’nin 72 ilinde örgütlenmemiz mevcut. 19 Kasım’da partimizi kurduk ve 5 Aralık’ta örgütlenmelerimizi tamamlayarak seçime katılma hakkı sağladık. Milletvekilleri seçiminde her ilden aday göstereceğiz. 81 ilden 550 milletvekilliği adaylığı için başvurular gelmeye başladı. Kamu görevlilerinden iş adamlarına kadar, her kesimden adaylar çıkıyor. Yola çıkış amacımız bu hükümeti iktidardan uzaklaştırmaya çalışmaktır. Seçime bu yüzden var gücümüzle katılacağız.
Keşke Gülen gibi 20 camia olsa
Teşkilatlanmanızı anlatır mısınız?
En rahatça teşkilatlandığımız yerler Doğu ve Güney Doğu oldu. Bizim il başkanlarımız, ‘Şu an PKK ile AKP anlaşmış durumda. Orada hem AKP ye hem de PKK ya tepki var’ diyorlar. Bu bir gerçek. Kürtler de Türkiye’yi seviyor. Biz buralara gideceğiz. AKP müthiş bir baskı kurmuş. Bir ile görev veriyoruz, ertesi gün vazgeçiyor. Niye diyoruz? Benim oğlum memur işten atarlar aradılar beni diyor. Böyle bir baskı var. Buna rağmen biz partiyi çabuk kurduk. En çok Doğu’da bize ilgi vardı.
Sloganınız ne olacak?
“Yaşasın millet var olsun adalet” sloganıyla yola çıkıyoruz. 2015 yılı milletin ve adaletin yılı olsun diyoruz.
Yüzde 10 seçim barajı sizi tedirgin etmiyor mu?
Baraj bir demokrasi hırsızlığıdır. Eğer halk bizi iyi anlarsa, siyasette kırılmalar olursa, ki olacak, bizim baraj gibi bir sorunumuz olmayacak. 30 Mart’ta ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet kötü bir aday çıkarttı. CHP’nin dine ve dindarlara karşı olması, MHP’nin Doğu’da olmaması, bunlar hep yanlış politikalardan kaynaklanıyor. Bizim partimizin en önemli hedefi insandır. Baraj sorunumuz bu yüzden yok. Aşacağız.
Ekonomi politikanız hakkında bilgi verir misiniz?
Kuruluşumuz olan 1923 yılından 2002 yılına kadar büyüme ortalamamız 5.1’di ki 2. Dünya Savaşı ve dünyanın bütününde etkili olan ekonomik krizler yaşandı. Bu rakam tüm bunlara rağmen bu düzeydeydi. Ancak 2002 yılından 2014 yılına kadarki 12 yıllık süreçte bu hükümetin büyüme hızı ortalamanın bile altında kalmış, rakam 4.8’e düşmüş. Milli gelir bakımından 1986’dan beri 10 bin dolara takıldık kaldık. Şu an ülkemiz bu kapsamda 69’uncu sırada. Birleşmiş Milletler’in İnsani Gelişim Endeksi’nde 92’inci sıradayız. Hükümet o ortalamayı bile tutturamamış. Büyük bir kandırmaca yaşanıyor. Ekonomi politikamızı bu kapsamda kuracak, yeniden yüksek seviyelere çıkmak için çaba sarf edeceğiz.
Hükümetin şu anda yürüttüğü bir çözüm süreci var. Buna bakış açınız nedir ve iktidar olmanız durumunda bu sürecin akıbeti nasıl olacak?
Elbette bizler de kan dökülmesini istemeyiz. Ancak terör örgütü ile günlerce müzakere yapılması Dünya’nın hiçbir yerinde yok. İmralı’ya heyetler göndermek bir aldatmacadır. Bizler iktidar olursak, barış taraftarı olacağız. Ve çözüm sürecini karşı taraf silah bırakırsa yürüteceğiz. Bu konudaki net fikrimiz ve politikamız bu şekilde olacak.
Başkanlık sistemini nasıl buluyorsunuz?
Ben yıllarca Amerika da bulundum. Başkanlık sistemi güzel bir sistemdir. Ancak Türkiye’de yapılmak istenen başkanlık sistemi değildir. Otoriter bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye’nin başkanlığa geçmesi çok zordur. Çünkü üniter bir yapıdayız. Başkanlık sistemini uygulayanlar federal hükümetlerdir. Burada tek istenen şey, hukuku zorlayarak otoriter bir sistem kurmaktır.
Peki, partiniz için ‘cemaat ve paralel’ ifadeleri kullanıldı. Paralel yapı hakkındaki görüşleriniz neler?
Çok net bir şey söyleyeceğim. Bu müthiş bir aldatmacadır. Dünya’nın hiçbir yerinde bu kadar büyük bir örgüt olamaz. O zaman Dünya’nın en büyük örgütü AKP’dir. Devleti ele geçirdiler. Paralel dedikleri yer, bir camiadır. Suç kişiseldir. Bir sene geçti, darbe yaptılar dediler. Darbe yapıldığına inanmıyorum. Bu darbe uydurmadır. Kendi yolsuzluklarını örtmek için uydurdukları bir şeydir. Darbe olsaydı, teknoloji çağında yaşıyoruz bu darbecilerin açıklanıp, tutuklanması gerekiyordu. Tam tersi Türkiye’de hukuka, yargıya darbe yapıldı. Bir camiayı yok etmeye çalıştılar. Bunu yapan kamu görevlileri soykırım suçundan yargılanabilirler. Türkiye’de ülkücü hareket, sol hareket, bir sürü hareket var. Bunları yargıyı, hukuku çiğneyerek yok etmek bir felakettir. Polislere yönelik özellikle bir operasyon var. Onlardan biri Eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak bizim genel başkan yardımcılarımızdandır. O da yargılandı. Bu arkadaşlar KCK, PKK gibi örgütlere karşı mücadele veren insanlardır.
Farklı olabiliriz, kucaklaşalım
Paralel yapı yoktur, Cemaat denen yapı bir camiadır dediniz. Fetullah Gülen hakkındaki düşünceleriniz neler?
Bizim misyonumuzu yaymaya çalışan bir harekettir Gülen’in hareketi. Rahmetli Ecevit de söylemişti, Türkiye’nin bir markası olmadı diye. Dünya’da ilk kez bir Türk markası oldu, o da Türk okulları. Ben Gülen’i, İslam’ın aydınlık yüzünü dünyaya anlatmaya çalışan kanaat önderi olarak görüyorum. Yurtdışındaki Türk okullarını kapatmak milletimizin değerlerine savaş açmaktır. Bu çok yanlıştır. Uluslararası hukuka aykırıdır. Böyle bir şey olamaz. Afrika’da bir gazete “Siz bizi aptal mı sanıyorsunuz?” dedi. Onlar aptal mı? Ama şu var, eğer bu yolsuzlukları cemaat çıkartıysa helal olsun, tebrik ediyorum. Keşke Gülen cemaati gibi 20 tane daha cemaat olsa da hükümeti denetlese. Bunları yok etmeye çalışmak, bütün sivil toplumu yok etmeye çalışmaktır. Oraya doğru gidiyor. Devlet partisi olan AKP bir de parti devleti kurmaya çalışıyor. Bu çok önemlidir. Şu an AKP bir devlet partisi olmuştur. Devletin bütün kurumlarını kendine göre oluşturmaya çalıştırıyor. Türkiye bir parti devletine doğru gidiyor, bu da Türkiye’nin 60-70 yılda kazandığı demokrasiyi kaybetmek ve Batı’dan uzaklaşmak demektir.
Gülen’le temasa geçtiniz mi?
Hayır. Ben Gülen’in şahsına saygı duyarım. Ben hukuka inanıyorum. Yargı karşısında suçlu olmayanlara saygı duyarız. İnsandır sonuçta. Bizim partimizdeki bir tane arkadaşımız bile Cemaat üyesi değildir. Partimizde sol görüşlüler de var. Eski CHP il Başkanı bizim Kırıklareli İl Başkanımız. Her kesimden insan var. Hiçbir etkin grup, mezhep, din ayrımı olmadan insanı merkez alan bir partiyiz. Her kesimden arkadaşımız var.
Seçmenlerine buradan seslenir misiniz?Bizim temel yaklaşımımız değerleri siyasete taşıyaraktan, uzlaşma ve barışı sağlamaktır. Biz insanlarımızı kucaklıyoruz. Hakka hukuka, demokrasiye inanıyoruz. Gelin bu siyaseti kin ve nefret dilinden kurtaralım. Farklı olabiliriz ama kucaklaşalım. Siyaseti iyilikte güzel bir yarış haline getirelim. Şu an birtakım ön yargılarla bu hükümete destek vermek yanlıştır. AKP boğazına kadar suçlu, demokrasiyi reddetmiş, güvenlik güçlerini zafiyete uğratmış bir hükümet. Bu durum ülkeyi felakete götürür. En acil iş, şaibeli bir AKP’yi sandık kavramı ile Hükümet’ten uzaklaştırmak, yeniden demokrasiye dönerek normalleşmiş bir Türkiye haline döndürmektir.
Şahin’in MİT iddiası
İdris Naim Şahin geçtiğimiz günlerde İstanbul’da belediye otobüsüne Molotof atılması sonucu hayatını kaybeden Serap’ı MİT personellerinin öldürdüğünü söylemişti. İdris Naim Şahin size bu konu hakkında bir bilgi verdi mi? Neden o dönemde açıklamadı?İdris Naim Şahin’in bana söylediği, bunu daha sonra tespit ettiğidir. Yani olaydan sonra... KCK operasyonları yapıldı o dönemde. KCK’nın içerisinde MİT elemanları da olduğunu ancak bunu daha sonradan öğrendiğini söyledi. Cizre’deki durum da enteresan. O küçük çocuğun vurulma görüntüleri çıkmasaydı, onu da paralel yapıya yıkacaklardı. Bir kumpas olduğu ortaya çıkıyor. İdris Bey orada aslında şunu söylemek istemişti. Devlet içindeki terör bitmişti. Hapishanelerde sahte ölüm oruçları çıkartıldı. Eğer bu yanlış politikalar devam ederse, değil bölünmek Türkiye ciddi manada iç savaş gider. Böyle bir şey istemeyiz. Şuan ki politikalar da telafisi olmayan hasarlar meydana getirebilir. Biz onu yıllarca düzeltemeyebiliriz.
İdris Naim Şahin kimdir?
1 Haziran 1956’da Ordu Ünye’de doğan Şahin, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Kaymakamlık yaptı. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi ve Mülkiye Başmüfettişi oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı’na atandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanlığı, Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Genel Koordinatörlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Çeşitli dernek ve vakıflarda üyelik ve yöneticilik görevi üstlendi. AKP’nin kurucuları arasında yer aldı.22 ve 23. Dönemde İstanbul Milletvekili seçildi. 61. Hükümet’te İçişleri Bakanı olarak görev aldı.
Mehmet Bozdemir kimdir?
1952 Kayseri doğumlu olan Bozdemir, Ankara DMMA’dan makine mühendisi olarak mezun oldu. 1971 yılında öğretmenliğe başladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde Eğitim Dairesi Başkan Yardımcılığı ve Ankara Bölge Müdür Yardımcılığı, Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Genel Sekreteri ve öğretim görevliliği, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdür Yardımcılığı, Başbakanlık Ekonomik ve Mali İşler Başkanlığı, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Kurucu Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı ile Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanı Başbakanlık Müşavirliği ve tekrar Danıştay kararı ile TEDAŞ Genel Müdürlüğü yaptı.
Milad Partisi’nin Kurucu Üyeleri
Abdülkadir Ceylani Özgül, Ahmet Ceyhan, Ahmet Naim Ahsen, Ali Aba, Ali Cengiz,Ali Helvacı, Bekir Ferit Yalçın, Burhan Bavkır, Cahit Kale, Durhasan Koca, Emine Poyraz, Emine Tepe, Ertuğrul Çetinkaya, Esra Uçtu, Eyüp Sabri Kılıç, Fazilet Dinç, Fikret Mazı, Gültekin Bakırözü, Gürzap Yılmaz, Hayrani Altıntaş, İdris Naim Şahin, İsmail Topuz, İsmail Toru, Kasım Karagöz, Kemal Gökhan Kuşçalar, Kübra Genç, Levent Gün, M. Hande Akmehmet Uzun, Medine Gazi, Mehmet Akif Akbaş, Mehmet Beyhan, Mehmet Bozdemir, Mehmet Özden, Metin Çinar, Metin Kandemir, Musa Öksüz, Mustafa Demet, Mustafa Sarıca, Mustafa Tosun, Muzaffer Tuna, Nesrin Günel, Nusret İlker Çolak, Orhun Aydede, Osman Çıtak, Osman Kurt, Ömer Altıparmak, Ömer Arasan, Ömer Faruk Okumuş, Özlem Türk, Refik Ercan, Reşad Güneri, Sema Ersan, Seydi Vakkasoğlu, Süleyman Sarıkaya, Şeynan Çelik, Tuba Koylan, Yıldız Okan, Yusuf Diril, Yusuf Köyce, Yusuf Ziya Kıvanç.
0 yorum:
Yorum Gönder